1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. Sosyal Medyada Varım, Öyleyse Kimim?

Sosyal Medyada Varım, Öyleyse Kimim?

Sosyal Medyada Varım, Öyleyse Kimim?
Sosyal Medyada Varım, Öyleyse Kimim?
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Kimliğin Yeni Sahnesi: Sosyal Medya”

21.yüzyılda kendimizi ifade ettiğimiz başlıca mecra artık sosyal medya. Kimliğimizi nasıl tanımladığımız, nasıl algılanmak istediğimiz ve nasıl bir ‘ben’ sunduğumuzun en görünür hali; biyolarımıza, gönderilerimize, hikayelerimize sızmış durumda. Ancak bu dijital temsil, ne kadar gerçek bizi yansıtıyor? Ve daha önemlisi: Kendimiz olmaktan mı çıkıyoruz?

Dijital Arenada Kimlik Tasarımı

Sosyal medya platformları, bireylere “kendini yaratma” gücü sunar. Bu gücün içinde özgürlük kadar tuzak da vardır. Çünkü dijital dünyada herkesin bir sahnesi, herkesin bir seyircisi vardır. Bir gönderi, beğeniyle taçlandırılırsa “doğru” kimliğe yaklaşılmış olur. Bu da zamanla otantik benliğin yerini, onaylanma ihtiyacının şekillendirdiği yapay benliğe bırakır.

Instagram’daki filtrelenmiş mutluluklar, Linkedin’deki kariyer başarıları ya da TikTok’taki mizahi persona’lar… Hepsi birer “dijital persona”dır. Ama bu personayı o kadar sık kuşanıyoruz ki, maskeyle yüz birbirine karışıyor. Gerçek “ben” giderek silikleşiyor.

 Kimlik Çoğulluğu ve Parçalanma

Sosyal medya, tek bir kimliğe bağlı kalmayı imkânsız hale getiriyor. Aynı kişi; Twitter’da politik, Instagram’da estetik, Linkedin’de profesyonel ve TikTok’ta eğlenceli olabilir. Bu çok yönlülük bazen özgürleştirici görünse de, içsel bir parçalanmışlığa da kapı aralıyor.

Bu da bizi “ben kimim?” sorusuna daha fazla muhtaç hale getiriyor. Zamanla birey, hangi yüzünün gerçek, hangisinin sadece bir algoritmanın parçası olduğunu ayırt edemiyor.

Algı Ekonomisi: Kimliğin Pazarlandığı Yer

Bugün kimliğimiz bir nevi ‘marka’ya dönüştürülüyor. Beğenilen içerikler, takipçi sayısı ve etkileşim oranları; dijital kimliğin piyasa değerini belirliyor. “Görünüyorum, öyleyse varım” mottosu, bireyleri sürekli performans sergilemeye zorluyor. Ve bu yarışta, en çok dikkat çeken değil, en çok adapte olan ayakta kalıyor.

Bu durum özellikle gençler üzerinde ciddi bir baskı yaratıyor. Kimliğini hâlâ inşa eden bir ergenin, dijital beğenilere göre şekil alması; ruhsal gelişimi doğrudan etkiliyor.

Peki, Ne Yapmalı?

Sosyal medya kimliğimizin bir parçası olabilir; ancak bizi bütünüyle tanımlamamalı. Dijital persona’mız ile gerçek benliğimiz arasındaki mesafeyi fark etmek, ruh sağlığı açısından hayati. İşte birkaç öneri:

  • Kendinle yüz yüze kal: Sosyal medyada değil, aynada kim olduğunu sorgula.
  • Dijital detoks yap: Kimliğini sadece dijital yansımalarınla ölçmediğini kendine hatırlat.
  • Filtreyi değil, kendini sev: Kusurlarını kabul etmek, en güçlü kimlik ifadesidir.
  • Sosyal medya performans değil, paylaşım alanı olmalı: Gerçek duygulara, deneyimlere ve düşüncelere yer aç.

 Son Söz

Sosyal medya, kimliğimizi göstermenin yollarından biri olabilir. Ama gerçek ‘ben’i unutmamak gerekir.

Filtreler silinebilir, gönderiler silinir, profiller değişir… Ama kendinle kurduğun bağ baki kalır. Gerçek kimliğin dijital değil, insani olandır.

Kaynak: Bihaber.TR köşe yazarı Zuhal Sönmezer

Sosyal Medyada Varım, Öyleyse Kimim?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir